23 Eylül 2013 Pazartesi

sözümü tutuyorum....:)

13 Eylül...

Demir'in okulunda tanışma var, oryantasyon diyorlar....

Sevgilim'inde dersi o gün başladığı için gelemiyor:(((

Sabah anane ile beraber gidiyoruz, Demir çok heyecanlı....

Çocukları kahvaltı masalarına alıyorlar o andan itibaren Demir kayıp:))))

Bizde bahçeye çıkıp kahve alıyoruz kendimize ve pencereden içer de olup bitenleri izliyoruz

Demir'in sınıfı 9 kişi ve ben hariç tüm anneler de kahvaltı masasında çocuklarına bir şeyler yedirir durumda, birden kendimden utanıyorum, ben dışarıda kahvemi yudumluyorum diye...

Sonra bir bakıyorum, Demir kurdelesini alıyor ilk o bitirmiş kahvaltısını:)))

Rahatlıyorum, çünkü o masa ve sandalyeler çocukların ve biz aileler uzaktan izlemeliyiz, çocuklara kendilerini göstermeleri için bir şans vermeli ve onları "bak sen bu işi de kendin halledebilirsin" şeklinde yüreklendirmeliyiz...neyse sanırım bu konuda çoğunluk gibi düşünmüyorum....

Sonra veliler sınıflara giriyor, öğretmenleri ile tanışıyoruz, çok şeker bir öğretmeni var Demir'in; adı da Mutlu::))) Anlıyorum Demir mutlu olacak burada bu yıl::::)))

Sınıfta veliler ile olan diyaloglara hiç girmeyeyim;

Benim çocuğum yemek yemez aç kalır; her çocuk yemek yer ve hiç bir çocuk aç kalmaz.....
Terlerse üstünü değiştiriyor musunuz; yok bide biz ıslatıyoruz.....
Servise binerken yanında görevliler oluyor mu?; olmaz biz direk camdan sarkıtıyoruz....
Cep telefonunuzu verir misiniz?; vermem ben mitte çalışıyorum....
Oyuncak günün de ne tip oyuncaklar getirelim?; tabanca, top, tüfek falan evde ne oynuyorsa....
Kitap günü için yeni kitap alalım mı?; evde kitabınız yoksa alın tabi....

Bir kaç örnek soru ve içimden verdiğim cevaplar, Mutlu öğretmen hepsine sabırla cevap verdi, sanırım o yüzden öğretmen oluyorlar:))))

Daha sonra Aytaç Açıkalın Prof.Dr un söyleşisi vardı, (kolleje danışmanlık yapıyor yanlış anlamadıysam) nasıl bir adam, nasıl bir doğallık, samimi, bayıldım, annem ağlaya ağlaya bir hal oldu ve Aytaç Bey'in de anlattığı gibi kendine güvenen, ayakları üzerinde durabilen, mır mır bir çocuk yetiştirmediği için... Bu arada Demir'in tüm iyi halleri ananeden geçmiştir, kötü haller ise tabi ki benden:)))

Aytaç Bey'den bir kaç alıntı yapalım o zaman;

  • çocuklarınıza dakik olmayı öğretin
  • psikoloji bozulursa kalk git tamir et
  • "öğretmek" dayatmaktır, öğrenmesi için uygun ortam yaratırsanız öğrenme duygusal bir süreç olduğu için kendiliğinden gelecektir
  • uyandığınızda bir müzik açın, eğlenceli sabahlar geçirin
  • fesleğen ve nane kokusu zihin açar
  • gül kokusu stresi azaltır
  • beyin monoton işlerden hoşlanmaz, bir harfi 10 kere yazmak işe yaramaz:)))
  • odalarını renklendirin, camlarının önüne rüzgar gülü koyun

Çok keyifli 2 saat sundu bize Aytaç Bey, teşekkür ederiz:)))

Demir ve arkadaşları tüm sınıflar sahneye çıkıp şarkılarını söylediklerinde evimize doğru kocaman gülümseyen gözlerle yola çıktık, bu masal da burada başladı....

mutluluk ve sevgiyle...






 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder