10 Nisan 2013 Çarşamba

muzice günleri hatırlamak....

merhaba...

Bugün nedense oğlum Demir'in doğumu ve sonrası aklımda...

Doğum hikayem evde ki bilgisayarımda onuda eklerim umarım en kısa zamanda...

Demir doğduğunda "sudan çıkmış balık" deyimi ben ve sevgili eşim için yaratılmıştı::)))

Evet insan kesinlikle çocuk sahibi olmaya hazır olamazmış 
eşim bu konuya mantıklı bir açıklama getiriyor  - daha önce bilmediğin ve tatmadığın bir duygu -  telaşe için hazırlanmak ne kadar mümkünse biz de o kadar hazırdık !

Evet o kadar hazırdık, bebek odamız, aklımıza gelen yada çevremizde çocuk sahibi olan kim varsa onlardan gelen tüm nasihatler doğrultusunda hazırdık...

İnanılmaz bir heyecan...

Hala hissederim içimde kelebekler uçuşur o günleri düşündüğümde...

Demir Efendi geldi, öyle ansızın falan değil, gayet rahat hissettire hissettire....

Cumartesi gecesi  nisanım geldi, pazar tüm gün gezmelerde olsamda sancılar başladı, aksam 10 da yarım saatte bir ve gece 4 de 3 dakikada bire indi, bu süreyi evde eşim ile birlikte süper atlatmıştık, sonra pazartesi sabah hooppppp bu dünyaya göç...

Öyle küçük, buruş buruş, çirkin bir şey...

Biz o kadar küçük tahmin etmiyorduk, son ay ultrasonda bile çok daha büyük gözüküyordu sanki, kucağımıza alırken nasıl neresinden tutmalı, nasıl emzirmeliydi:::)))

Kokusu, o nasıl bir koku, nasıl misssss.....

Ben ve Demir bitişik yaşamaya başladık, sürekli üzerimde... uzun uzun emzirme seansları, ve bası göğsümde masalsı rüyalara dalması....

Gelen giden tecrübe gurusu tüm teyze ve amcalar emzirip yerine yatır, kokuna alışmasın şeklinde gayet bilmiş "emir" verselerde biz hiçbirine aldırış etmedik::))) Demir Efendi hep birilerinin omuzunda tüneyip rüyalarını izledi...

Tüm ev ahalisini kokusundan tanır oldu::)))

Bu arada evde sürekli bir sirkülasyon söz konusu idi. Gündüz ve gece olmak üzere, gündüz pek çok teyze ya tek yada bir kaç kişilik gruplar halinde Demir'i görmeye geliyorlardı, gece ise ailece kadınlı erkekli oturmaya gelenler oldukça fazlaydı, o zamana dair hatırladığım diğer duygu ise "yorgunluk"...

Tüm iyi niyetli bu ziyaretler beni mahvetmişti, ne Demir ile baş başa kalabiliyor nede Demir uyuduğu zamanlarda uyuyabiliyordum, o vakitlerde çekilmiş tüm fotoğraflarım da göz altı morluklarım hala el sallıyorlar...

Evde bir pastane imalatçısı havası vardı, her gelene pasta börek ikram ediliyor ve çay servisinin kusursuz olması sağlanıyordu, tabi ki tüm bunları tüm zamanların en iyi organizatörü sevgili annem tarfından yapılmaktaydı, hamileliğimin son 2 ayında bildiğimiz yada bulabildiğimiz tüm tariflerle buzdolaplarının dipfrizlerini tıkışık hale getirmiştik ki ben yaparken hep söylenmiştim "bu kadar şeyi yiyip yuvarlanacak mıyız" diye::))) iyi ki yapmışız yoksa o misafir ordularıyla baş etmek mümkün olmazdı....

Bu süreç 25-30 gün sürdü, ben Demir 25 günlükken işe başladım, tam zamanlı değil ama günde 3-4 kez eve gidip emzirebiliyordum ve bi sorun olduğunda 10 dakikada evde olabilme özgürlüğüm vardı::))) iş yerinde de sürekli sütümü sağıyordum, süt çookk fazlaydı, bunun nedeni bence normal bir doğum yapmış olmam ki doğum başladığında göğüslerimden süt geliyordu::))) doğumdan sonra ki ilk 10 günde sadece sıvı ile beslenmiş olmam (normal doğum yaptığım için 3 dikişim vardı o yüzden tuvalete gidip zorlamak istemiyordum o yüzden sıvı beslendim, taze sıkılmış meyve suları ve çorbalar ile::))))

yazdıkça neler hatırlıyorum, artık diğerleri bir başka yazıya kalsın...

mutluluk ve sevgiyle...


  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder